Etiket arşivi: drama

Sons of Anarchy

Nasıl başlasam bilemiyorum…

Ilk beş bölümü sıkılarak izledim… Sonraki sezonlar diziye âşık etti beni.

Dizinin şöyle bir büyüsü var. Çok fazla karakterle tanışıyorsunuz ve diyorsunuz ki ooo benim adamım işte bu!

Sonraki sezon o bayıldığınız kişi sizin için hiç bir şey ifade etmiyor.

Bu adamı hiç sevmedim diyorsunuz sonraki bölüm wawwww neymiş bu ya oluyorsunuz!

Sürekli aksiyon arıyorsanız ve…. muhtesem bir finalle bitsin dizi diyenlerdenseniz hemen başlayın izlemeye.

Dip not; ben seni çok sevdim Jax Teller, o son sahneyle yüreğimi kopardın! Hep haklıydın adamım! Hep!

Broadchurch

Broadchurch

Efsane bir dizi arayışındaysanız doğru kanaldasınız… İzleyipte beğenmeyen tek bir kişi tanımadım, tavsiye ettiğim tüm arkadaşlarım bayıldılar.

Bu bir İngiliz yapımı. Muhteşem bir sahil kasabasında geçmekte. Bir ölüm vakasının sırrı çözülmeye çalışılmakta.

Sahil dediysem öyle yabana atılır bir manzaradan bahsetmiyorum. Gündüzü ayrı güzel, gecesi ayrı. Bakmalara doyamayacağınız cinsten.

Diziye gelirsek, arzunuz sürükleyici, bir sonraki bölümü merakla bekleyeceğiniz ve lütfen sıkılmayayım modunda bir yapım ise bu dizi tek geçtiklerimden.

Yumuşak, sıkmayan, seri bir akışı var, ödüllere doymamış bir yapım dolayısıyla fazla söze gerek yok, sadece izleyin bir an önce diyor ve susuyorum.

Nigrum Reginam

The SINNER

The SINNER

(Günahkâr)

Tür: Dram, Gizem, Gerilim

Ağustos 2017’de yayımlanan sekiz bölümlük mini dizi. Akıcı bir senaryo, sonraki bölümde ne olacak heyecanıyla seyircinin sıkılmasına imkan tanımadan ilerleyen, zevkle izlenen bir yapım.

Başrol oyuncusu Jessica Biel’in oyunculuğu dikkat çekici. Merakınızı öldürmeden diziden kısaca bahsetmek gerekirse neden işlendiği bilinmeyen bir cinayetin çözülmesi üzerine kurulu olduğunu belirtebiliriz. Daha ilk bölümde izleyiciye sunulan; katil ve maktul belli peki ama bu cinayet neden işlendi?

Jessica Biel’in aynı zamanda ortak yapımcılığını da üstlendiği The Sinner’ı izlemenizi zevkle tavsiye ederim.

By Nigrum Reginam

BIG LITTLE LIES

Big Little Lies

Başrolde Nicole Kidman ve Reese Witherspoon. Nicole Kidman’ın rol aldığı bir yapımın kötü veya vasat olma olasılığı var mı? Bence hayır. Aklımdan hala çıkmayan müthiş filmi The Others gibi bu mini dizisi de büyük beğeni topladı.

Reese Witherspoon ve özellikle çocuk karakterler olmak üzere yan karakterlerin oyunculukları da göz dolduruyor.

Senaryo ilk bölümden son bölüme dek izleyiciyi merak unsuru çerçevesinde kuşatmayı hedef almakta.

İşlenmiş bir cinayet var ama ne işleyeni ne de maktulü hemen izleyiciye sunmuyor.

Bu mini dizi için söylenebilecek çok şey var. Evet dizi güzel, konusu iyi. Ve en kaydadeğer tarafı bence sosyal olgulara gizliden yada kimi zaman aşikar olarak verdiği önem. Örneğin kadın dayanışması. Beni çok etkiledi ve bu alt metin belki de dizide en sevdiğim unsur oldu. Bu arada dizinin müzikleri de çok başarılı eklemeden geçmek olmaz.

İzlemenizi kesinlikle tavsiye ederim.

By Nigrum Reginam

Orange is the new black

Orange is the new black (kısaltma: OITNB)

Burası bir “correctional center”. Türkçe tabir edersek; ıslahevi. Kapalı kapılar ve demir parmaklıklar yok. Yüksek koruma statusünde olmayan bir kadın cezaevi.

Oz ve Wentworth gibi hapishane dizilerini izlemiş ve çok sevmiş biri olarak sıraya bu diziyi koymamam imkansızdı.

İlk iki dizi bu diziye nazaran daha heyecan dolu, daha çok aksiyon barındıran, konusu daha hızlı akan dizilerdi. OITNB ise bu ikisine nazaran bana göre daha duygusal, karakterlerin geçmiş yaşantılarına (her bölümde en az biri olmak üzere) aktarmalar ve flashbackler (geriye dönüşler) yapan, izleyen herkesin muhakkak hayran olduğu bir karakter edindiği bir yapım.

İlk bölümü izledim. Hissiyatım; “Yok..Wentworth nerde bu nerde? Sevmedim sanırım?! Neyse ikinci bölüme şans vereceğim boşuna bu kadar sükse yapmış olamaz.”

Bugün itibariyle mevcut tüm bölümler bitti ve sanırım boşlukta hissederek yeni sezonu bekleyeceğim.

Sevdiğim çok karakter oldu. Başrol oyuncular kesinlikle favorim. Dizinin vermek istediği mesajı, insanı yormadan yaşattığı duygusallığı, atmosferini, kurgu ve konusuyla ama en önemlisi oyuncuların başarılarıyla sunduğu oyunculuklarla bir bütün olarak diziyi sevdim diyebilirim ve tavsiye ederim.

By Nigrum Reginam

Wentworth PRISON

Wentworth Prison

2017’de keşfettiğim, yaklaşık bir ayda mevcut tüm sezonlarını bitirdiğim tek kelimeyle ifade etmek gerekirse “efsane” dizi!..

Nasıl daha önce karşıma çıkmadı, duymadım ve yeni sezonunu izlemek için 2018’i nasıl bekleyeceğim bilemiyorum…

Wentworth bir kadın ıslahevi. Evet bir hapishane dizisi. Tavsiye edip izlemeye başlattığım kim varsa müptelası oldu. Asla sıkıcı değil. Oyuncu seçimleri, senaryo, mekanlar özetle ne ararsanız iyinin de ötesinde. Hikaye o kadar hızlı ve heyecanla akıyor ki sıkılmaya fırsat bırakmıyor izleyiciye.

Akıl oyunları, güç oyunları, karakter savaşları ne ararsanız en iyisi bu dizide.

Son sözüm; izlemeye hemen başlayın ve dizi soundtrack’i “You don’t know me when I don’t know”u bulup dinleyin.

Black MIRROR

Black Mirror (Kara Ayna)

İzlediğim en farklı, özgün, bir benzeri zor bulunur ve herkesin mutlaka izlemesi gerektiğini düşündüğüm efsane bir yapım. İngiltere’de geçmekte.

2011’de yayımlanmaya başlamış, ben malesef 6 yıl farkla keşfedebildim.

Her bölüm birbirinden farklı. Yani merak etmeyin ilk bölüm size hitap etmezse ilerki bölümlerden biri mutlaka soluksuz izletme garantisi sunacaktır.

Dizinin teması gelişen teknoloji üzerine. Teknolojinin bu kadar hızlı gelişmesinin faydaları, olumsuz yanları, düşündüren kısımları… Dizi benim teknolojiye bakış açımı bambaşka bir boyuta taşıdı.

En etkilendiğim bölümlerden biri 3.sezon son bölüm. Soluksuz izlenilen bir bölüm. Malesef bu bölümle dizi final yapıyor ama merak etmeyin yeni sezon çok yakında – başlayın bir an evvel izlemeye derim.

Son olarak dizinin türü için ne söylenebiliri de eklemek isterim; Drama, Sci-fi (bilimkurgu), Thriller (gerilim) ve Bleak sci-fi (kasvetli bilimkurgu) olarak betimleyebiliriz.

İzleyin arkadaşlar…

By Nigrum Reginam

MARILYN MONROE Filmleri (in TURKISH & ENGLISH)

Marilyn Monroe (1926-1962) Seyrettiğim filmler

1926 doğumlu olan Marilyn Monroe’nın annesinin adı Gladys Pearl Baker imiş. Fakat babasının adı bilinmiyor. Sinema tarihinin hep en şanssız yıldızlarından biri olarak görülmüş. Kısa hayatına rağmen sinemanın efsanelerinden biri olmayı başarmış.

Seyrettiğim filmleri ise aşağıda;

1949 yapımı ‘Love Happy – 3 Ahbap Çavuşlar Elmas Peşinde’. iMDB notu 5.8. Bu film Marx kardeşlerin son filmidir. Pek de Marx Kardeşlerin iyi filmlerinden sayılmaz. Bu kardeşler bizde 3 Ahbap Çavuşlar olarak bilinir. Ve daha evvelki bir yazımda da belirttiğim gibi en büyükleri Groucho ‘Arşak Palabıyıkyan’dır. Ve Türkçe seslendirme de asıl Ferdi Tayfur’un enfes Ermeni şivesiyle hayat bulmuştur. Mariyn’in bu filmdeki rolü oldukça kısadır. 3 aday arasından Groucho Marx tarafından seçilmiştir. Belki de şöhretinin bir kısmını Arşak Palabıyıkyan’a borçludur.

1950 yapımı ‘The Asphalt Jungle – Elmas Kaçakcıları’. iMDB notu 7.9. Genç bir Marilyn Monroe’nun oynadığı bu film sinemanın en iyi filmlerinden sayılır. Tabii Marilyn baş rolde değildir. Film bir elmas hırsızlığının hikayesidir.

1950 yapımı ‘All About Eve – Perde Açılıyor’. iMDB notu 8.3. Yine genç bir Marilyn’in yan bir rolde oynadığı bu film de sinemanın en iyilerinden sayılıyor. Tiyatro dünyası ve entrikaları ile ilgili bir film.

1952 yapımı ‘Don’t Bother To Knock – Bir Gecelik Macera’. iMDB notu 6.9. Marilyn’in nadir oynadığı bir çeşit kötü rol. Bir çeşit psikopat bir kızı oynuyor. Aldığı nota rağmen bence çok iyi bir film değil. Türkiyede DVD’si vardır.

1953 yapımı ‘Niagara’. iMDB notu 7.1. Bence Marilyn’in en güzel filmlerinden biri. Kötü birini oynuyor. Eğer ‘Don’t Bother To Knock’ı saymazsak belki de kötü kişiyi oynadığı tek film. Evli bir çiftin balayı için geldikleri Niagara’da aralarının cinayete varacak kadar bozulması. Niagara şelalerinin çok güzel manzaralarıda var. Türkiyede DVD’si vardır.

1953 yapımı ‘Gentlemen Prefer Blondes – Sarışın Bomba – Erkekler Sarışınları Sever’. iMDB notu 7.3. Güzel şarkıların da olduğu oldukça başarılı bir Marilyn Monroe filmi. Marilyn’in sesi hiç fena değil. 2 gösteri kızının okyanusu geçip Paris’e gitmeleri eğlenceli. Türkiyede DVD’si vardır.

1953 yapımı ‘How To Marry A Millionaire – Milyoner Avcıları’. iMDB notu 7.0. Oldukça güzel bir film. Benim en sevdiğim filmlerinden biri. 3 güzel kadının New York’ta kendilerine milyoner koca aramalarının eğlenceli hikayesi. Türkiyede DVD’si vardır.

1954 yapımı ‘River of No Return – Dönüşü Olmayan Nehir’. iMDB notu 6.7. Marilyn Monroe’nun nadir kovboy filmlerinden biri. Bence orta karar bir film. Bir çiftçi oğlu ve Marilyn’le birlikte atını ve silahını çalan bir adamın nehirde peşine düşer. Peşlerinde de Kızılderililer vardır. Türkiyede DVD’si vardır.

1954 yapımı ‘There Is No Business Like Show Business – Sahne Aşıkları’. iMDB notu 6.5. Bence Mariyn’in zayıf filmlerinden biri. Bir gösteri ailesinin sahne hayatlarını ve maceralarını anlatır. Marilyn şarkıcı rolündedir. Evvelden de dediğim gibi sesi fena değildir. Türkiyede DVD’si vardır.

1955 yapımı ‘The Seven Year Itch – Yaz Bekarı’. iMDB notu 7.2. Ailesi yaz tatiline gidince güzel komşusuyla ilgilenen bir adamın komik hikayesi. Oldukça güzel bir film. Türkiyede DVD’si vardır.

1956 yapımı ‘Bus Stop – Otobüs Durağı’. iMDB notu 6.7. Salakça bir kovboy beğendiği bir şarkıcıyı evlenmek için kaçırır. Ama bir otobüs istasyonunda mahzur kalırlar. Bence orta karar bir film. Türkiyede DVD’si vardır.

1957 yapımı ‘The Prince and The Show Girl – Uyuyan Prens’. iMDB notu 6.7. Bir gösteri kızını baştan çıkarmaya çalışan bir prensin hikayesi. Yine bence orta karar bir Marilyn filmi.

1959 yapımı ‘Some Like It Hot – Bazıları Sıcak Sever’. iMDB notu 8.3. Bence sinemanın ve Marilyn Monroe’nun en güzel filmlerinden biri. Gangsterlerden kaçmak için kadın kılığına giren 2 kişi bir kadınlar show grubuna katılırlar. Ve biriside grubun şarkıcısı olan Marilyn Monroe ile ilgilenir. Türkiyede de bir kopyasını Türkan Şoray ‘Fıstık Gibi Maşallah’ adıyla çekmişti. Türkiyede DVD’si vardır.

1960 yapımı ‘Let’s Make Love – Gel Sevişelim’. iMDB notu 6.5. Bir revüde kendisinin alaya alınacağını düşünen bir milyoner duruma el koymak ister. Kendiside bu revüde rol alır. Marilyn bu filmde oldukça bilinen ‘My Heart Belongs To Daddy’ şarkısını söylüyor. Türkiyede DVD’si vardır.

1961 yapımı ‘The Misfits – Uygunsuzlar’. iMDB notu 7.4. Marilyn Monroe’nun son uzun metrajlı filmi. Filmin enteresan taraflarından biri 4 başrol oyuncusunun 2’sinin bu filmin son filmleri olmasıdır. Bunlardan Marilyn Monroe 36 yaşında, Clark Gable 59 yaşında ölmüşlerdir. Üçüncü oyuncu Montgomery Clift 46 yaşında ölmesine rağmen dördüncü oyuncu Eli Wallach 99 yaşında ölerek sanki diğerlerinin hayat sürelerini kendisine eklemiştir. Film, Las Vegas’ta boşanan bir hanımın modern zamanların bir kovboyu ile olan ilişkisi etrafındadır.

1962 yapımı ‘Something’s Got To Give’. Dean Martin ile çektiği bu film yarım kalmıştır. Devamsızlığı yüzünden Marilyn filmden önce kovulmuş, daha sonra tekrar işe alınsa da ölümü yüzünden film yarım kalmış. Sonraki yıllarda çekilen kısımlardan 37 dakikalık bir kısa film yapılmış ve 2001’de televizyonda gösterilmiş. Bu kısa film Mariyn Monroe ile ilgili bir dökümanter olan ‘Marilyn Monroe: The Final Days’ adlı DVD’de var. Bu DVD Türkiyede mevcut.

Bu yazımı en beğendiğim filmlerinin ilk 6’sı ile bitirmek istiyorum.

1 – Bazıları Sıcak Sever (Some Like It Hot)

2 – Niagara (Niagara)

3 – Yaz Bekarı (The Seven Year Itch)

4 – Milyoner Avcıları (How To Marry A Millionaire)

5 – Erkekler Sarışınları Sever (Gentlemen Prefer Blondes)

6 – Uygunsuzlar (The Misfits)

By Curiosa

**************English version is below*********************

Marilyn Monroe (1926-1962) The Movies I Watched

Marilyn Monroe was born in 1926. Her mother’s name is Gladys Pearl Baker. But her father’s name is not known. She was considered in one of the unluckiest artists in the history of cinema. She succeded one of the legends in movies in spite of her short life.

Her movies I watched are below;

1949 production ‘Love Happy’. iMDB rating 5.8. This is the Marx Brother’s last movie. It is not considered one of their good movies. Marx Brother’s are known as 3 Good Buddies in Turkey. Their eldest brother Groucho is known as Arşak Palabıyıkyan by us Turks. In Turkish dubbing Ferdi Tayfur who gave him his Turkish voice spoke him in a very good Armenian accent. Marilyn has a short role in this movie. She was chosen among 3 candidates by Groucho Marx. Maybe she owns some of her fame to Arşak Palabıyıkyan.

1950 production ‘The Asphalt Jungle’. iMDB rating 7.9. A young Marilyn Monroe played in this movie. It is considered one of the very good movies in film history. Of course, Marilyn had a side role. Film is about a jewel theft.

1950 production ‘All About Eve’. iMDB rating 8.3. A young Mariyn played in a side role in this one of the best movies in the film history. It is about the theater world and the intricacies in it.

1952 production ‘Don’t Bother To Knock’. iMDB rating 6.9. This is Marilyn’s rare evil role. She plays a kind of psychopatic girl. It is not a very good movie although its MDB rating is a little high. It’s DVD exists in Turkey.

1953 production ‘Niagara’. İMDB rating 7.1. It is one of the best movies of Marilyn Monroe for me. She plays the bad gal. This is the only movie that she played a bad role if we do not consider ‘Don’t Bother To Knock’. It is about a couple who came to Niagara and their relations went to bad to the level of murder. The movie has wonderful Niagara scenes. It’s DVD exists in Turkey.

1953 production ‘Gentlemen Prefer Blondes’. iMDB rating 7.3. Including nice songs, rather good movie. Marilyn’s voice not bad. It is fun to watch 2 show girls going to Paris crossing ocean. It’s DVD exists in Turkey.

1953 production ‘How To Marry A Millionaire’. iMDB rating 7.0. Rather good movie. It is one of my favorite Mariyn movies. The fun story of 3 beautiful women who is looking for a millionaire husband for themselves. It’s DVD exists in Turkey.

1954 production ‘River of No return’. iMDB rating 6.7. This one is one of the Marilyn Monroe’s rare western movies. For me, it is an okay film. A farmer with his son and Marilyn follows a man on the river who stole his gun and horse. The indians were on their track. It’s DVD exists in Turkey.

1954 production ‘There Is No Business Like Show Business’. iMDB rating 6.5. It is one of the weakest movies of Marilyn Monroe for me. It is about a show family and their stage life and adventures. Marilyn is a singer. Her voice, as I wrote before, is not bad. It’s DVD exists in Turkey.

1955 production ‘The Seven Year Itch’. iMDB rating 7.2. The funny story of a man who send his family to summer holiday and he tried to deal with his beautiful neighbor. A rather good movie. It’s DVD exists in Turkey.

1956 production ‘Bus Stop’. iMDB rating 6.7. A naive cowboy kidnaps a singer to be married. They stuck in a bus station because the road ahead is blocked. For me, not a bad movie. It’s DVD exists in Turkey.

1957 production ‘The Prince and The Show Girl’. iMDB rating 6.7. The story of a Prince who is trying to seduce a show girl. A so-so Marilyn movie.

1959 production ‘Some Like It Hot’. iMDB rating 8.3. It is one of the best movies in cinema and in Marilyn’s biograhpy for me. Two musicians who are escaping from the gangsters join in an all girl band group disguised themselves as women. One of them is interested with the singer who is Marilyn Monroe. A Turkish copy was made. Turkan Şoray played and the name was ‘Fıstık Gibi Maşallah’. It’s DVD exists in Turkey.

1960 production ‘Let’s Make Love’. iMDB rating 6.5. A millionaire who thinks he is going to be satirized in a revue, try to intercept the play. He also has a role in the revue. Mariyn Monroe sings her famous ‘My Heart Belongs To Daddy’ song in this movie. It’s DVD exists in Turkey.

1961 production ‘The Misfits’. iMDB rating 7.4. Her last major movie. An interesting thing about this movie is to be the last movies of the 2 stars of the 4 stars of the movie. Marilyn Monroe died at the age of 36, Clark Gable died at the age of 59. The third one Montgomery Clift died at the age of 46, but the fourth one Eli Wallach died at the age of 99 so, in a way, the others’s ages added to his age. Movie is about a lady who had a divorce in Las Vegas and her relationship with a modern day cowboy.

1962 production ‘Something’s Got To Give’. This movie in which she played with Dean Martin was not finished. During the making of the movie she was fired because of her continuous absenteeism. After a while she was rehired but because of her death the film was not finished. In later years, using the shooted footage a 37 minute short film was prepared and showed on TV in 2001. This short film is included in a DVD documentary which is called ‘Marilyn Monroe: The Final Days’. This documentary DVD exists in Turkey.

I want to finish this article with the listing of my best 6 favourite Marilyn Monroe films;

1 – Some Like It Hot

2 – Niagara

3 – The Seven Year Itch

4 – How To Marry A Millionaire

5 – Gentlemen Prefer Blondes

6 – The Misfits

By Curiosa

Ölü Ozanlar Derneği (Dead POETS’ SOCIETY)

Ölü Ozanlar Derneği / Dead Poets’ Society

Farkındayım bir gerilim, suç ve polisiye sever olarak türümün dışına çıkıyorum. Ama bu filmi anlatmamak olmaz. Oyuncular, baş roller paha biçilmez aktörler… Robin Williams, Robert Sean Leonard, Ethan Hawke, Josh Charles, Gale Hansen ve daha nicesi… Nereden nasıl başlamalı.
Üstüne yazacak çok film ve dizi var. Ama bazıları unutulmuyor. Unutulmamasının bence sebepleri belli. Muhteşem oyuncu kadrosu. Çok iyi oyunculuk. İyi senaryo. Ve filmin taşıdığı mesaj. Ölü Ozanlar Derneği farklı bir şeyler yapmak için içlerinde yeterli gücü taşıyan ama başta bunun ayırdında olmayan bir grup gencin konu edinildiği yatılı okulda geçen bir film. Filmde sözü geçen okul sıkı yönetimi ve disipliniyle ünlü. Yeniliklere farklılıklara değişimlere kapalı. Kapalı olan bir yönetim ve düşünceleri özgürlüklere açık bir grup öğrenci. Değişim zamanı her zaman her birey için bir gün gelir ve geldiği zaman onu durdurmak imkansızdır. Bence filmin taşıdığı mesaj özetle bu.
Filme gelince. Öncelikle anlaşalım. Oturup izleyeceksiniz. Size sonunu anlatmayacağım. İzlenmesi, ezberlenmesi gereken bir yapıt. Beni neden nasıl bu kadar etkiledi. Başlıyorum.
Farklı olmak sürüye uymak zorunda hissetmemek. Bunu yazarken bile ferahlıyor insan. Hele birde yaşamak. Her birimiz bağlıyız hayatta bir şeylere. Kurulmuş bir düzen var. Ve hayallerimiz. Kendi düzenimizi kurmak istediğimiz hayallerimiz. Farkında olmadan sevmediğimiz insanlar, ilişkiler, kurumlar çevresinde geçirdiğimiz günlerimiz. Aydınlanacağımız günün gelmesi.
O gün filmde okula yeni bir öğretim üyesinin katılmasıyla gelir. Aydınlanma başlar zihinlerde. Öğrenciler farklı bir şeyler duymaya başlarlar bu hocadan. Örneğin “Carpe diem” ne demektir tam manasıyla? Okul yalnızca duvarlardan ibaret yıllarımızı geçireçeğimiz başarılarla mezun olacağımız taş bir mekan mıdır? Yoksa kendimizi ve gerçekte ne yapmak istediğimizi keşfedebileceğimiz bir yer mi?
Robin Williams gelişiyle bu genç zihinlere Edebiyat aşkını aşılar. Yada içlerinde mevcut sevgiyi dışarı çıkarmalarını sağlar. Tiyatroyu sevdirir. Derslerin zorla dinlenilecek, geçirilmesi, katlanılması zor dakikalardan ibaret olmayacağını, öğrenci öğretmen ilişkisinde kurduğu yumuşak yaklaşımıyla gösterir. Göstermeye başladığı noktada genç zihinlerde aydınlanma başlar. Gençler sevdikleri mesleğin, uğraşın hayatlarını adayabilecekleri unsur olduğunu kavrarlar. Önemli olanın para kazanacakları değil ama öncelikli olarak sevdikleri işi yapmak olduğunun bilincine uyanırlar.
İşte bu noktada acı gerçekler vuku bulur. Aydınlanan gençlerin zihinleridir, çevrelerinin ve ailelerin değil.
Filmin sonunu paylaşmayacağım demiştik. Ama kilit bazı sahnelerden bahsetmemek olmaz. Yeni öğretmenin okula gelişi gibi belki daha da etkileyici olanı ayrılışıydı. Vefa nedir bu sahneyle gördük. Aferim dedik öğrencilerine. Bir başka akıllara kazanan sahne ise… Bunu yazmak güç olacak. Ölüm sevmediğim bir kelime ve eylem. İntihar ise çok sorguladığım bir sözcük. Önceleri korkak insanların bir eylemi olarak küçümserdim. Oysa 30’ların başında bu fikrim değişti. Eylemi doğru bulmuyorum ama yapanları küçümsemiyorum. Ben savaşçı ruhlu bir insanım, kaçmam, terk etmem. Özgür seçimlere açığım. Bu noktada filmdeki intihar sahnesi beni mahvetti. Özgür iradesiyle hareket edemeyeceğini anlayan öğrenci hayatına son vermeyi seçti. Şimdi geride kalanlar? Sözlerin işlemediği nokta.
Ailesi kahrolurken okuldaki sahne daha da etkileyiciydi. Karlı bir günde intihar eden arkadaşlarının ölüm haberini vermek üzere diğer bir arkadaşlarını uyandırır bir grup gözü yaşlı öğrenci. Bir çırpıda gideni söylerler.
Hafızalara kazınan o sahne gelir ekrana. Karlar üzerinde koşup, diz çöküp, ağlayan, haykıran bir erkek öğrenci. Acının resmi. Ve sesi.
Film rahmetli Williams’ı devleştiren filmlerden biriydi. O da hayatına son vermek için kendi iradesini kullandı. Resimleri hep hafızalarda olacak. Oyunculuğu kendi kadar özlenecek. Filmi izleyin. Vicdani yanınız kuvvetlenecek. Empati kurabilmenin önemini göreceksiniz ve kuramamanın acı sonuçlarını..
Film hayatınızdan iki saati vermeye değer. Yalnız izleyin, ara vermeden izleyin. Sadece izleyin.

By Nigrum Reginam

Match POINT

Match Point.

Yönetmen – kesinlikle bir deha – Woody Allen.

Başroller; Jonathan Rhys Meyers ve Scarlett Johansson.

Sinema koltuğuna oturduğumda bu kadar iyi bir yapım izleyeceğimi düşünmüyordum açıkcası.

Çok basitmiş gibi duran ayrıntılardan, detaylardan ötürü komple değişen hayatlar.

Şans unsuru.

Zeka mı güzellik mi derseniz ben iki seçeneği de eler “şans” derim.

Bu hayatta şansın olacak.

Filmde en güzel örneği sunuluyor.

Tabiki bir aşk ilişkisi sunuluyor seyirciye. Ama Titanic’teki gibi bir aşk beklemeyin.

Gerçek aşk diye birşey var mı; en azından herkes için var mı? Filmi izleyince cevabı alacaksınız.

İzlerken sıkılmayacaksınız merak etmeyin. İlginç bir son sizi bekliyor merak etmeyin.

Scarlett’in en güzel olduğu ve oyunculuğunu da konuşturduğu bir film.

Benim için aklımın köşesinde hep çok iyi filmdi dediğim filmlerden biri olarak kalacak Match Point.

Maç Sayısı.

Son sayı kimin?

İzleyiniz.

By Nigrum Reginam