Etiket arşivi: Korku

Black MIRROR

Black Mirror (Kara Ayna)

İzlediğim en farklı, özgün, bir benzeri zor bulunur ve herkesin mutlaka izlemesi gerektiğini düşündüğüm efsane bir yapım. İngiltere’de geçmekte.

2011’de yayımlanmaya başlamış, ben malesef 6 yıl farkla keşfedebildim.

Her bölüm birbirinden farklı. Yani merak etmeyin ilk bölüm size hitap etmezse ilerki bölümlerden biri mutlaka soluksuz izletme garantisi sunacaktır.

Dizinin teması gelişen teknoloji üzerine. Teknolojinin bu kadar hızlı gelişmesinin faydaları, olumsuz yanları, düşündüren kısımları… Dizi benim teknolojiye bakış açımı bambaşka bir boyuta taşıdı.

En etkilendiğim bölümlerden biri 3.sezon son bölüm. Soluksuz izlenilen bir bölüm. Malesef bu bölümle dizi final yapıyor ama merak etmeyin yeni sezon çok yakında – başlayın bir an evvel izlemeye derim.

Son olarak dizinin türü için ne söylenebiliri de eklemek isterim; Drama, Sci-fi (bilimkurgu), Thriller (gerilim) ve Bleak sci-fi (kasvetli bilimkurgu) olarak betimleyebiliriz.

İzleyin arkadaşlar…

By Nigrum Reginam

HANNIBAL (Tv SERIES / dizi)

Hannibal.

Bir yapım hakkında yazmaya başlamadan önce örneğin bu bir diziyse ya mevcut tüm bölümleri bitirmiş yada en azından sona yaklaşmış olmaya gayret ediyorum. Hannibal’da bunu yapamayacağım.

IMDb puanını görünce vay gerçekten bu kadar iyi bir dizi mi çıkmış ki ortaya bu denli yüksek bir not alabilmiş diye düşünmeden edemedim. Ne yalan söyleyeyim beğeneceğimi düşünmeden bir şans vermeye karar verdim.

İlk bölüm. Kurgusu çok farklı. Yine FBI, yine dedektifler (polis memurları), yine BAU birimi (suçluları davranış özellikleriyle analiz eden birim) ve yine birime destek veren bir davranış analisti. Ama tüm bunların harmanlanması ve izleyiciye sunumu çok çok iyi.

Özetle; yaratılan atmosfer, çekimler, efektler, arka plan müzikleri ve hikayenin planlanması ve izleyiciye nakli bana göre iyinin üzerinde. Pür dikkat izliyorsunuz.

Ama öyle bir seçim var ki diziyi hak ettiği mertebeye taşıyan ve ayakta alkışlanır bir seçim bu. Bahsettiğim seçim Hannibal’ı canlandıran başrol oyuncusu.

Bu doğru tercih belki de dizinin tutmasındaki en önemli faktörlerin başında geliyor.

Tabi oyuncu seçimi ve başrolün oyunculuğunun muhteşem olmasının yanısıra hikayenin akıcılığı, senaryonun başarısı da artı puan verdiriyor diziye.

İzlerken sıkılmıyorsunuz. En önemlisi bana göre bu. Bu sahne çok iyiydi diyeceğiniz birçok an var. İzleyiciyi tatmin eden, sonraki bölümü merak ettiren bir yapım.

Hannibal bilindiği üzere filmi gişede başarı sağlamış bir yapım olarak izleyiciyle yıllar önce buluşmuştu. Yıllar sonra ise dizisiyle karşımıza çıktı. Tekrar izleyiciye sunulması gerilim severleri memnun etti.

“Hannibal” bir psikiyatrist. Ve aynı zamanda psikopat bir seri katil. Yakalanması zaman alanlardan.

Bir diğer özelliği – dizide izleyiciyle çok sık buluşan – çok iyi bir aşçı olması.

Yamyam bir seri katil ve aynı zamanda aşçı olduğunu belirttikten sonra daha fazla detay vermeye sanırım gerek yok.

Baştada belirttiğim gibi henüz diziyi bitirmedim. An itibariyle zevk alarak izlemeye devam ediyorum.

Bu yazı burada şimdilik sonlanıyor. Tekrar buluşmak üzere.

By Nigrum Reginam

X-FILES (Gizli Dosyalar)

X-Files (Gizli Dosyalar)

Televizyon dizilerinin en başarılı ve en uzun soluklu dizilerinden biri. İlk bölümü 9 Eylül 1993’de yayınlanmış. Neredeyse 9 sezondan sonra son bölümü 19 Mayıs 2002 tarihinde gösterilmiş. Bu kısım toplam 202 bölümden oluşmakta. Daha sonra 2016’da 10ncu sezon olarak 6 bölüm daha yayınlanıyor. Dizi çok tuttuğu için 2 kez de 1998 ve 2008’de filme çekiliyor.

Dizide genel olarak doğaüstü sayılan olaylar işleniyor. Uçan Daireler, UFO’lar (aynı şeydirler. Önceleri daha çok uçan daire (Flying Saucers) kullanılıyordu. Sonraları bu daha genel bir ad olan ve daha az kullanılan UFO’ya (Unidentified Flying Objects)’e çevrildi), uzaylılar, uzaylıların kaçırdığı insanlar, bazen hayaletler ve gerçeküstü tuhaf olaylar. FBI’ın içindeki bir bölüm bunları araştırıyor. Rivayet edilir ki FBI’da ki X-Files adı dosyalamadan gelir. FBI’ın sekreteri gelen olayları dosyalarken her şeyi kendi baş harfine göre dosyalıyormuş. Yani cinayetleri C harfinin altına, hırsızlığı H harfinin altına. Gelen doğaüstü olaylara ise genel bir isim bulamadığından hepsini X harfinin altına dosyalamaya başlamış. Ve isim buradan gelmiş.

Dizide FBI’daki küçük bir bölüm bu tür olayları inceliyor. Raporlar hazırlıyor ve sunuyor. Önceleri tek kişi olan ve bu olaylara inanan dizinin kahramanının yanına bir doktor olan ve bu tür olaylara çok sıcak bakmayan bir bilim kadını katılıyor. Birlikte olayları araştırıyorlar.

Görüşüme göre dizinin ilk bölümleri 1950 ve 1960’lardaki çok bilinen UFO olaylarından gözlemlerinden, uzaylı ve uzaylılar tarafından kaçırılanlardan esinlenmiş. Dönemin özellikle Amerikan Hava Kuvvetlerinin araştırmalarından ve o zaman daha sonraki yıllarda bu konularda yazanlardan ve özellikle Erich Von Daniken ve Zeccaria Stitchen gibi yazarların kitablarından etkilenmiş. Bir çok bölüm böyle çekildikten sonra ve buralardaki olaylar tüketildikçe daha çok kendi yazdıklarına dönülmüş. Tabii kanıma göre de inandırıcılıklarından oldukça kaybedilmiş. Normal bir science-fiction (bilim kurgu) dizisi haline gelmiş. Tabii yine de bence bunları oldukça iyi işlediği için her zaman bir seyirci ve hayran kitlesi bulmuş.

Dizi Dünya’da olduğu kadar Türkiye’de de bir hayran kitlesi yarattı. Hatırladığım kadarıyla 1990’larda Türkiye’de bu diziyi ilk defa TGRT televizyonu göstermişti. Daha sonra yanılmıyorsam Digitürk’e geçti. Son zamanlara kadar (2016) dizinin ilk 202 kısımlık eski bölümleri Digitürk’te devam etti. Şu anda gösterilmiyor. 2016’da çekilen yeni bölümleri D-Smart’ta yayınlandı.

By Curiosa

Kuzuların Sessizliği (The SILENCE of the Lambs)

Kuzuların Sessizliği.

The Silence of the Lambs.

Psikolojik gerilim filmi denince akla ilk gelen film/lerden.

Aklımdan çıkmayan iki sahne. Jodie Foster’ın parmaklıklar ardındaki yamyam katilin (Anthony Hopkins) hücresine doğru ürkek adımlarla yol aldığı… ve bu ruh hastası katil (Hannibal Lecter)’ın evindeki esrarengiz ve hastalıklı ortamın seyirciyle buluştuğu anlar…

Çocukken izlediğim ve çocuk zihnime kazılmış sahneler.

Oscar ödüllerine veya özetle ödüllere doymayan bir film.

Oyuncular ve oyunculukları tartışılmaz derecede iyi. Senaryo, hikaye, kurgu çok iyi. Ama es geçilmeyecek bir nokta da yönetmeni Jonathan Demme’in çıkardığı iş. Her yönetmene örnek teşkil edecek kadar iyi.

Filmle ilgili olumsuz eleştirim yok.

Aradan yıllar ama çok uzun yıllar geçmiş olmasına rağmen dalında rakibi çok az olan yapımlardan.

Bence yalnız başınıza izlemeyin.

İzlerken sıcak birşeyler de içmeyin 🙂

Gözünüz ekrandan ayrılamayacak, odak noktanız sadece izlediğiniz sahneler olacak.

Filmi izlemeye ayırdığınız zaman boşa giden bir zaman zarfı olmayacak.

Işıklar açık…(izleyin)

.

By Nigrum Reginam

CM üzerine

Haydi başlayalım…

Öncelikle neden yazmaya başlamak ve neden yabancı polisiye, suç ve gerilim dizileriyle bu maceraya başlamak.. Çünkü artık yazmaya bir yerden başlamalıydım ve o yer sevdiğim bir dal olmalıydı.. Beni zor zamanlarda sıkılmaktan bir müddette olsa kurtaran ama aynı zamanda zaman kaybı olmayan bir alan olmalıydı.. İki yıl önce geçirilen büyük bir ameliyat, zamanı geri getirsem belki tercih etmeyeceğim ama o an belki de çokta düşünmeden kalkıştığım etkileri hala devam eden bir süreç.. Zor çekilen, günlerce bitmeyen dinmeyen acılı bir dönem. İş hayatından bir müddet uzak kalmak zorunda olmak. Ruhen bitmek. Fiziken acıya dayanamamak. Gün saymak. Geri saymak. Bitecek cümlelerine inanmak. Bitti mi? Hayır. Bu bitmeyen süreçte tanıştım yabancı dizilerle. Ev ziyaretime gelen arkadaşlarımın önerisiyle.. Önceleri bu kadar acı çekerken oturup dizi mi izleyeceğim diye düşünen ben .. ama arkadaş ısrarıyla başladığım diziler hayatımın o döneminde sezemesemde sonraları kurtarıcısı oldu.. Geceler boyu süren uyutmayan ağrılar 45 dakikalık gerilim yüklü dizilerle uyku tutana dek bir müddette olsa unutulabiliyordu. Unutmak benim için hep zor bir eylemdi. Ben hep hatırlamayı sevenlerden oldum. Bu yüzden ilk izlediğim belki de en sevdiğim dizi oldu; “Criminal Minds”. Suça eğilimli beyinler. Ama ben hep karanlıktan, kötülükten, kötülerden korkan nefret eden biriydim. Neden bu kadar sevdim bu diziyi? Ameliyat sonrası yürüyemeyen ben ev hapsi başlayan ben neden bu dizinin en az 4-5 bölümünü üst üste seyredebiliyordum?. Acı çekerken konsantre olmak zordur; Criminal Minds beni kendine bağlamayı bu nedenle başardı sanırım. Dizi bir grup güzel, yakışıklı ve “iyi oyuncu” barındırmakla kalmayan ama onu diğer dizilerden ayıran bir içerikle kitle sahibi oldu. Oldu diyebiliyorum çünkü dizinin tüm sezonlarını bitiren ve Amerika’nın yeni sezonu yayınlamasını bekleyen bir izleyiciyim artık. Başlangıç günüm dün gibi aklımda. İlk bölüm muazzam mıydı evet bence öyleydi. Karanlık bir atmosferle başladı dizi. İçerik seri katil avcısı federal ajanların bu katillerin beyinlerine girip davranışları üzerinden katili bulmaya yönelikti. Diğer suç dizilerinde ne vardı? Katili deliller ele verirdi. CM’de ise delile gerek var mıydı belki evet ajanlarımızın işini kolaylaştırmak için olabilirdi ama asıl önemli olan zoru başarmaktı. Ortada kanıt yokken kanıt bırakmayan zeki katilleri bir sonraki cinayetine geçmeden durdurabilmek. Hedef belli ama zordu. Zor ise başarmaya engel değildi.

Uzun yıllar önce bir belgesel kanalında izlediğimi hatırlıyorum. Hep ilgimi çekmiştir zaten farklı olanlar kısaca benden ve benim gibi olmayanlar. Dokumanter gerçek hayatta yaşadığı söylenen bir seri katil üzerineydi. Batıda yaşamış, bir nehir kıyısında yerleşim kurmuştu. Sanırım belediye hizmetinde çalışıyordu ve komşuları zararsız kendi halinde biri olarak tanımlıyorlardı. Bence gelmiş geçmiş en vahşi seri katillerden biri olarak tanımlanabilir. Zihnime kazınan hikayesi, nehir kıyısındaki evi ve küçük klubesi gözümün önünden gitmiyor. Klubede bir koltuk. Evine aldığı hayat kadınlarını canlı canlı evinin yanında inşa ettiği bu küçük klubesine götürüp … Burada detaya girmeyeceğim.
Hastalıklı zihinler. Ruh hastaları. Psikopatlar, sosyopatlar.
Hayatta hep korkmuşumdur birilerini incitmekten belki o yüzden bir insan nasıl olurda bir diğerine zarar verebilir anlamakta güçlük çekmişimdir, anlayamamışımdır.
Bunu yapan hastalıklı zihinlerin geçmişleriyle yüzleşemeyen ve geçmişlerinin esiri olan insanlardan çoğunlukla çıktığını düşünmekteyim. Durumun açıklaması bu kadar basite indirgenemez belki de ama ortak bir tema altında buluştukları yadsınamaz.
Çocukluklarında hoş olmayan durum ve olaylara maruz kalıp bunu atlatamayan bireyler.
Aile olmanın gücüne inanmıyorum. Hedef evlenip çocuklar dünyaya getirip mutlu aile tablosu çizip yazları tatilde kışları işte güçte geçirmekten ibaret kalmamalı. Dünyaya bir çocuk getireceksek sebep hadi evlendim sıradaki adım gelsin olmamalı. O çocuğu gerçekten topluma faydalı bir birey olarak, her daim üreten, bulunduğu toplumu güçlendiren bir birey olarak yetiştirebileceksek bir çocuğun sorumluluğunu almalıyız.
Biliyorum çok hayalperestim. Gerçekler bunun yakınında bile olmayabilir. Malesef çocuklarına iyi davranmayan aileler çok. Sonuç acı çeken bireylerin mutlu olamaması. Bulundukları dünyaya olumlu katkıda bulunamamaları..
En çok çok akıllı insanlardan, kurnaz zihinlerden ve akli dengesi yerinde olmayanlardan korkarım. Bir de vicdanı olmayanlardan, empati kuramayanlardan.
Acımasızlık, empati kuramamak, kıskançlık.. Vicdani değerlerden yoksun olmak.. Aramızdaki bazı bireylerin taşıdığı özellikler.
Criminal Minds’da seri katil tiplemelerinde bu özelliklere zannımca fazlasıyla rastlamaktayız.
Ben ömrüm boyunca hep karanlıktan kaçmışımdır. Korkmuşumdur. Korkumu bu diziyle yendim sanırım.
Bahsettiğim gibi geçirmekte olduğum ameliyat sonrası acılı bir dönemdeydim. Uyuyamamak, hiç bir şeye konsantre olamamak. Eve ziyaretime gelen arkadaşlarım. Bugün burada yazmama sebep olan kişiler. Beni yabancı dizilerle tanıştıran ve ilk hayranı olduğum bu diziyle tanıştıranlar.
Bir insanın hayatına fark katmak önemlidir, hele o insan benim gibi zor bir kişilikse. Tüm dostlarıma teşekkür borçluyum.
Dizinin ilk bölümü. Karanlık bir atmosfer. Bir ev hatırlıyorum. Sanırım izi sürülen seri katilin eviydi. Boştu. Karanlık kötülüğün an’a hakim olduğunu gösterebilirdi. Ama sadece o an’a. Uzun sürmeyecekti. Bunun ayırdına varmanız çok vakit almıyor.
Dizi girizgahta söz ettiğim üzere seri katillerin peşindeki özel bir takımın kanıt olmadan, somut delil olmadan, ortada hiç bir kayda değer ipucu olmadan katili nasıl yakaladıkları çerçevesinde geçiyor.
Bölümler orta uzunlukta, çekimler hızlı, asla sıkılmanıza müsade edilmiyor.
Son 10 yıldır Batı’da en çok tutan dizilerden, oyuncu kadrosu temelde aynı.
Farkı? Katili bulma yöntemleri. Öncelikle bunu nasıl tarz işleyen bir beyin yapar? Bir psikopat mı sosyopat mı mazoşist mi sadist mi? Seri cinayetler işleyen katilin cinayetlerde ortak seçimi var mı?
Dolayısıyla bu takım, katil kendini iyi saklasa da onu bulmayı başarıyor ve seyirci anlıyor ki bulunamayacak katil, çözülemeyecek cinayet yoktur. Büyülenmemeniz olanaksız. Etkilenmek doğal.
Ve er geç her katil iyi bir kişilik analiziyle deşifre olacaktır. Saklanmak? Yok. Saklandığını sanmak? Belki bir süre. Neden? Çünkü aslında bir gerçek var ki o da şu, kötülük tersine dönüşmeye mahkum; kazanan değil ama daima kaybeden.
Mutlu son? Mutlaka.

By Nigrum Reginam