Etiket arşivi: ölü ozanlar derneği

Ölü Ozanlar Derneği (Dead POETS’ SOCIETY)

Ölü Ozanlar Derneği / Dead Poets’ Society

Farkındayım bir gerilim, suç ve polisiye sever olarak türümün dışına çıkıyorum. Ama bu filmi anlatmamak olmaz. Oyuncular, baş roller paha biçilmez aktörler… Robin Williams, Robert Sean Leonard, Ethan Hawke, Josh Charles, Gale Hansen ve daha nicesi… Nereden nasıl başlamalı.
Üstüne yazacak çok film ve dizi var. Ama bazıları unutulmuyor. Unutulmamasının bence sebepleri belli. Muhteşem oyuncu kadrosu. Çok iyi oyunculuk. İyi senaryo. Ve filmin taşıdığı mesaj. Ölü Ozanlar Derneği farklı bir şeyler yapmak için içlerinde yeterli gücü taşıyan ama başta bunun ayırdında olmayan bir grup gencin konu edinildiği yatılı okulda geçen bir film. Filmde sözü geçen okul sıkı yönetimi ve disipliniyle ünlü. Yeniliklere farklılıklara değişimlere kapalı. Kapalı olan bir yönetim ve düşünceleri özgürlüklere açık bir grup öğrenci. Değişim zamanı her zaman her birey için bir gün gelir ve geldiği zaman onu durdurmak imkansızdır. Bence filmin taşıdığı mesaj özetle bu.
Filme gelince. Öncelikle anlaşalım. Oturup izleyeceksiniz. Size sonunu anlatmayacağım. İzlenmesi, ezberlenmesi gereken bir yapıt. Beni neden nasıl bu kadar etkiledi. Başlıyorum.
Farklı olmak sürüye uymak zorunda hissetmemek. Bunu yazarken bile ferahlıyor insan. Hele birde yaşamak. Her birimiz bağlıyız hayatta bir şeylere. Kurulmuş bir düzen var. Ve hayallerimiz. Kendi düzenimizi kurmak istediğimiz hayallerimiz. Farkında olmadan sevmediğimiz insanlar, ilişkiler, kurumlar çevresinde geçirdiğimiz günlerimiz. Aydınlanacağımız günün gelmesi.
O gün filmde okula yeni bir öğretim üyesinin katılmasıyla gelir. Aydınlanma başlar zihinlerde. Öğrenciler farklı bir şeyler duymaya başlarlar bu hocadan. Örneğin “Carpe diem” ne demektir tam manasıyla? Okul yalnızca duvarlardan ibaret yıllarımızı geçireçeğimiz başarılarla mezun olacağımız taş bir mekan mıdır? Yoksa kendimizi ve gerçekte ne yapmak istediğimizi keşfedebileceğimiz bir yer mi?
Robin Williams gelişiyle bu genç zihinlere Edebiyat aşkını aşılar. Yada içlerinde mevcut sevgiyi dışarı çıkarmalarını sağlar. Tiyatroyu sevdirir. Derslerin zorla dinlenilecek, geçirilmesi, katlanılması zor dakikalardan ibaret olmayacağını, öğrenci öğretmen ilişkisinde kurduğu yumuşak yaklaşımıyla gösterir. Göstermeye başladığı noktada genç zihinlerde aydınlanma başlar. Gençler sevdikleri mesleğin, uğraşın hayatlarını adayabilecekleri unsur olduğunu kavrarlar. Önemli olanın para kazanacakları değil ama öncelikli olarak sevdikleri işi yapmak olduğunun bilincine uyanırlar.
İşte bu noktada acı gerçekler vuku bulur. Aydınlanan gençlerin zihinleridir, çevrelerinin ve ailelerin değil.
Filmin sonunu paylaşmayacağım demiştik. Ama kilit bazı sahnelerden bahsetmemek olmaz. Yeni öğretmenin okula gelişi gibi belki daha da etkileyici olanı ayrılışıydı. Vefa nedir bu sahneyle gördük. Aferim dedik öğrencilerine. Bir başka akıllara kazanan sahne ise… Bunu yazmak güç olacak. Ölüm sevmediğim bir kelime ve eylem. İntihar ise çok sorguladığım bir sözcük. Önceleri korkak insanların bir eylemi olarak küçümserdim. Oysa 30’ların başında bu fikrim değişti. Eylemi doğru bulmuyorum ama yapanları küçümsemiyorum. Ben savaşçı ruhlu bir insanım, kaçmam, terk etmem. Özgür seçimlere açığım. Bu noktada filmdeki intihar sahnesi beni mahvetti. Özgür iradesiyle hareket edemeyeceğini anlayan öğrenci hayatına son vermeyi seçti. Şimdi geride kalanlar? Sözlerin işlemediği nokta.
Ailesi kahrolurken okuldaki sahne daha da etkileyiciydi. Karlı bir günde intihar eden arkadaşlarının ölüm haberini vermek üzere diğer bir arkadaşlarını uyandırır bir grup gözü yaşlı öğrenci. Bir çırpıda gideni söylerler.
Hafızalara kazınan o sahne gelir ekrana. Karlar üzerinde koşup, diz çöküp, ağlayan, haykıran bir erkek öğrenci. Acının resmi. Ve sesi.
Film rahmetli Williams’ı devleştiren filmlerden biriydi. O da hayatına son vermek için kendi iradesini kullandı. Resimleri hep hafızalarda olacak. Oyunculuğu kendi kadar özlenecek. Filmi izleyin. Vicdani yanınız kuvvetlenecek. Empati kurabilmenin önemini göreceksiniz ve kuramamanın acı sonuçlarını..
Film hayatınızdan iki saati vermeye değer. Yalnız izleyin, ara vermeden izleyin. Sadece izleyin.

By Nigrum Reginam