Etiket arşivi: Polisiye

NCIS

NCIS

CSI ve Criminal Minds serilerini sevenler için bu sefer Deniz Kuvvetleri Kriminal Soruşturma Servisi’nin kurgusuyla bir grup NCIS (naval criminal investigative service) özel ajanının; deniz kuvvetlerinde, subayların, ailelerinin, özetle deniz kuvvetlerine dair kriminal vakaları çözüme ulaştırdığı bir dizi.

İlk başladığımda ne kadar sürükleyici olabilir ki deyip yanıldığım bir yapım.

Belirttiğim gibi deniz kuvvetlerine ait bir grup ajanımız başlarında takım liderleriyle önlerine sunulan olayları çözmeye çalışıyorlar.

Dizide en çok bu ekibi ve patronlarını sevdim diyebilirim. Yaklaşık 40 dakikalık bölümler izlerken sıkmıyor, karakter seçimleri renkli, birbirinden çok farklı insanlar karmasıyla oluşan ekip oyuncularının seçimleri çok doğru.

Ama favorim “Boss” yani patron diye hitap ettikleri ekip lideri.

Her sabah ofise Starbucks kahvesiyle gelen, kahvesini asla kimseyle paylaşmayan, özel hayatını kendine saklayan, işinde zekası ve cesareti beni hayran bırakan dizideki adıyla Jethro Gibbs yani müthiş oyuncu Mark Harmon.

Benim gibi Starbucks kahvesi tiryakisi olmasının yanısıra kimseye kahve taşımaz ve kahvesini kimseyle paylaşmazken ekibin marjinal bilgisayar dehası Abby’e ise her olayın çözümüne geçmeden önce en sevdiği devasa boyuttaki içeceği taşıması dizinin ritüelleri arasında.

Dizi yayın tarihine 2003’te başlamış olup günümüzde halen devam etmektedir ve IMDb puanı oldukça yüksek.

Bazı bölümlerde yan karakterlerin oyunculukları büyüleyici ve çoğu bölüm hafızalara kazınıyor.

İzlenmesini tavsiye ettiğim bir dizidir…

Nigrum Reginam

HANNIBAL (Tv SERIES / dizi)

Hannibal.

Bir yapım hakkında yazmaya başlamadan önce örneğin bu bir diziyse ya mevcut tüm bölümleri bitirmiş yada en azından sona yaklaşmış olmaya gayret ediyorum. Hannibal’da bunu yapamayacağım.

IMDb puanını görünce vay gerçekten bu kadar iyi bir dizi mi çıkmış ki ortaya bu denli yüksek bir not alabilmiş diye düşünmeden edemedim. Ne yalan söyleyeyim beğeneceğimi düşünmeden bir şans vermeye karar verdim.

İlk bölüm. Kurgusu çok farklı. Yine FBI, yine dedektifler (polis memurları), yine BAU birimi (suçluları davranış özellikleriyle analiz eden birim) ve yine birime destek veren bir davranış analisti. Ama tüm bunların harmanlanması ve izleyiciye sunumu çok çok iyi.

Özetle; yaratılan atmosfer, çekimler, efektler, arka plan müzikleri ve hikayenin planlanması ve izleyiciye nakli bana göre iyinin üzerinde. Pür dikkat izliyorsunuz.

Ama öyle bir seçim var ki diziyi hak ettiği mertebeye taşıyan ve ayakta alkışlanır bir seçim bu. Bahsettiğim seçim Hannibal’ı canlandıran başrol oyuncusu.

Bu doğru tercih belki de dizinin tutmasındaki en önemli faktörlerin başında geliyor.

Tabi oyuncu seçimi ve başrolün oyunculuğunun muhteşem olmasının yanısıra hikayenin akıcılığı, senaryonun başarısı da artı puan verdiriyor diziye.

İzlerken sıkılmıyorsunuz. En önemlisi bana göre bu. Bu sahne çok iyiydi diyeceğiniz birçok an var. İzleyiciyi tatmin eden, sonraki bölümü merak ettiren bir yapım.

Hannibal bilindiği üzere filmi gişede başarı sağlamış bir yapım olarak izleyiciyle yıllar önce buluşmuştu. Yıllar sonra ise dizisiyle karşımıza çıktı. Tekrar izleyiciye sunulması gerilim severleri memnun etti.

“Hannibal” bir psikiyatrist. Ve aynı zamanda psikopat bir seri katil. Yakalanması zaman alanlardan.

Bir diğer özelliği – dizide izleyiciyle çok sık buluşan – çok iyi bir aşçı olması.

Yamyam bir seri katil ve aynı zamanda aşçı olduğunu belirttikten sonra daha fazla detay vermeye sanırım gerek yok.

Baştada belirttiğim gibi henüz diziyi bitirmedim. An itibariyle zevk alarak izlemeye devam ediyorum.

Bu yazı burada şimdilik sonlanıyor. Tekrar buluşmak üzere.

By Nigrum Reginam

Stalker

Stalker.

Gizlice izleyen takip ve taciz eden, tacizci.

Türkçe’ye bu şekilde çevirebiliriz.

Konusu itibariyle bu polisiye dizi başta ne kadar ilgimi çeker emin olamadım.

Sonuçta takip ve taciz edilen birtakım insanların hikayeleri ne kadar sürükleyici kılınabilinirki diye düşündüm.

Bu düşünce diziyi izlemeye başladığım an sona erdi.

Hikayelerdeki heyecan, kurgu, sürükleyicilik, gerilim hissi, oyuncu ve mekan seçimleri, oyunculuklar, müzikler… Çok çok çok beğendim. Akış hızlı asla sıkılmıyorsunuz.

Sadece taciz edilen birtakım insanların polis tarafından tacizcilerinin aranması ve bulunması özetle olayların çözülmesine dair bir dizi izlemiyorsunuz.

Aynı zamanda bu davaları çözmekle sorumlu olan özel bir polis grubunun hayat hikayeleri de izleyiciye sunuluyor.

Burada özellikle ilgimi çeken ise yaşamlarında başetmeleri gereken kendi sorunları olsa da bazı ekip elemanlarımızın bunu işlerine karıştırmayıp hem güçlü kalıp hem de olaylara nötr bir bakış açısıyla yaklaşmaları.

Dizi beni büyüledi. Kesinlikle tavsiye ederim.

By Nigrum Reginam

Forever

Forever.

Malesef dizinin devamı gelmedi ve ilk sezondan sonra çekimler iptal edildi.

Farklı bir senaryosu vardı; başrol oyuncumuz ölümsüzdü (Bu nedenle dizinin türü için fantastik suç draması denilebilir & iyi bir polisiye dizi örneğiydi). Geçmiş anılarını anımsarken seyirciye güzel bir görsel şölen sunuluyordu anılarla gittiğimiz yıllara dair.

Ben dizinin karmaşık olmayan yapısını, oyuncu seçimlerini, atmosferini sevmiş, sıcak ve abartıdan uzak bulduğum için de beğenmiştim. Devam etmiyor oluşu dizinin mevcut bölümlerini izlememeniz için engel değil zira bende bıraktığı iyi izlenimi sizde de bırakmasını isterim. Hafızamızda bulunması gereken yapımlardandı, umarım devamı bir gün gelir.

By Nigrum Reginam

Bones

Bones.

Yani Kemikler.

İsimden ürkmeyin.

Yine bir polisiye dizi. Farkı ise başrollerdeki FBI ajanımız Seeley Booth (David Boreanaz) ve olayları çözmedeki ortağı adli antropoloğumuzun (Dr. Temperance “Bones” Brennan) yani Emily Deschanel’ın en çetrefilli vakaları ölen kişinin kemikleri üzerinden çözmeye gayret etmeleri. Çünkü ellerinde kalan yalnızca kemikler.

Evet burada olaylar kemiklerden gidilerek çözüme kavuşturuluyor yani başrollerimizin işi çok daha zor.

Bu dizinin bence en iyi yönü kurgusunun başarısı. Olayların gizemi ayrı bir merak tutkusuyla sizi ekrana bağlıyor ancak ekipte çok başarılı. Dalında en iyilerin toplandığı bir grup ve kilit kadro sezonlar boyunca değişmiyor.

Ben çok severek izlemekteyim – zeka, pratik beceriler ve gerçek bir grup dinamiğiyle en zorlu olaylar bile nasıl çözüme ulaştırılıyor zevkle izlemekteyim. Tavsiye edilir.

By Nigrum Reginam

X-FILES (Gizli Dosyalar)

X-Files (Gizli Dosyalar)

Televizyon dizilerinin en başarılı ve en uzun soluklu dizilerinden biri. İlk bölümü 9 Eylül 1993’de yayınlanmış. Neredeyse 9 sezondan sonra son bölümü 19 Mayıs 2002 tarihinde gösterilmiş. Bu kısım toplam 202 bölümden oluşmakta. Daha sonra 2016’da 10ncu sezon olarak 6 bölüm daha yayınlanıyor. Dizi çok tuttuğu için 2 kez de 1998 ve 2008’de filme çekiliyor.

Dizide genel olarak doğaüstü sayılan olaylar işleniyor. Uçan Daireler, UFO’lar (aynı şeydirler. Önceleri daha çok uçan daire (Flying Saucers) kullanılıyordu. Sonraları bu daha genel bir ad olan ve daha az kullanılan UFO’ya (Unidentified Flying Objects)’e çevrildi), uzaylılar, uzaylıların kaçırdığı insanlar, bazen hayaletler ve gerçeküstü tuhaf olaylar. FBI’ın içindeki bir bölüm bunları araştırıyor. Rivayet edilir ki FBI’da ki X-Files adı dosyalamadan gelir. FBI’ın sekreteri gelen olayları dosyalarken her şeyi kendi baş harfine göre dosyalıyormuş. Yani cinayetleri C harfinin altına, hırsızlığı H harfinin altına. Gelen doğaüstü olaylara ise genel bir isim bulamadığından hepsini X harfinin altına dosyalamaya başlamış. Ve isim buradan gelmiş.

Dizide FBI’daki küçük bir bölüm bu tür olayları inceliyor. Raporlar hazırlıyor ve sunuyor. Önceleri tek kişi olan ve bu olaylara inanan dizinin kahramanının yanına bir doktor olan ve bu tür olaylara çok sıcak bakmayan bir bilim kadını katılıyor. Birlikte olayları araştırıyorlar.

Görüşüme göre dizinin ilk bölümleri 1950 ve 1960’lardaki çok bilinen UFO olaylarından gözlemlerinden, uzaylı ve uzaylılar tarafından kaçırılanlardan esinlenmiş. Dönemin özellikle Amerikan Hava Kuvvetlerinin araştırmalarından ve o zaman daha sonraki yıllarda bu konularda yazanlardan ve özellikle Erich Von Daniken ve Zeccaria Stitchen gibi yazarların kitablarından etkilenmiş. Bir çok bölüm böyle çekildikten sonra ve buralardaki olaylar tüketildikçe daha çok kendi yazdıklarına dönülmüş. Tabii kanıma göre de inandırıcılıklarından oldukça kaybedilmiş. Normal bir science-fiction (bilim kurgu) dizisi haline gelmiş. Tabii yine de bence bunları oldukça iyi işlediği için her zaman bir seyirci ve hayran kitlesi bulmuş.

Dizi Dünya’da olduğu kadar Türkiye’de de bir hayran kitlesi yarattı. Hatırladığım kadarıyla 1990’larda Türkiye’de bu diziyi ilk defa TGRT televizyonu göstermişti. Daha sonra yanılmıyorsam Digitürk’e geçti. Son zamanlara kadar (2016) dizinin ilk 202 kısımlık eski bölümleri Digitürk’te devam etti. Şu anda gösterilmiyor. 2016’da çekilen yeni bölümleri D-Smart’ta yayınlandı.

By Curiosa

Sherlock

Birleşik Krallık’ın yapımıdır. Yani bir Amerikan değil İngiliz yapımıyla karşı karşıyayız. Dizi çok beğenildi. Sir Arthur Conan Doyle’un o eşsiz romanından esinlenerek ortaya çıkan dizi modern çağda geçmekte. Yani dizi 19.yüzyıl İngiltere’sinde geçmiyor. Günümüz İngiltere’sinin muntazaman yağmurlu, karanlık, soğuk Londra’sını izlemekteyiz. Yağmuruyla ünlü bir şehir. Doğru mekan, oyuncu, kostumler… Senaryoya fazlasıyla olumlu katkısı olan ek noktalar.

Başrol dedektifimiz Sherlock’un oyunculuğu bana göre iddialı. Zeki, yerinde duramayan, hareketli bir karakter sergiliyor. Abartılı gelebilir ama bence yadırgamıyorsunuz.

Burada bir başka diziye gönderme yapacağım; Elementary. Bu dizinin de başkahramanı yani başrol oyuncusu yine Sherlock adıyla dizide yer almaktadır. Benim çok severek izlediğim bu Elementary dizisi de yine bir polisiye dram dizisidir. Bu ise Amerikan yapımıdır. Başrollerinde Jonny Lee Miller (dizideki ismi Sherlock Holmes’tür) ve Lucy Liu eşsiz oyunculuklarıyla dizide boy göstermektedirler. Dizi günümüz Amerika’sında geçmektedir. Ben çok severek izlemekteyim.

Bu iki kaliteli yapımı da zevkle tavsiye ederim.

By Nigrum Reginam

The MENTALIST

The Mentalist.

Bir arkadaşıma nasıl bir dizi diye sorduğumu hatırlıyorum. İzlemedim ama bence sırf Simon Baker için bile izlenir demişti. Off ne kadar doğru söylemiş. Yine benim en en favorilerimden olan bir yapıt..

Tüm sezonları bitirdim. Dizi de malesef final yaptı. The Killing’deki ilk bölümü beğenmeme durumunu bunda da yaşadım. İkinci bölümle birlikte yine herşey değişti, bayıldım.

Simon Baker ve Robin Tunney. İki başrol. Baker polis karakolunda polise olayları çözmede yardımcı olan danışman. Tunney ise polis ekibinin başındaki dedektif. Baker’ın ailesi Red John isimli bir katil tarafından öldürülmüş. Ekip ve Patrick Jane (Simon Baker) onun peşinde.

Patrick Jane’in ona babasından armağan özel bir yeteneği var. Zamanla geliştirdiği bir yetenek. İnsanları izleyerek doğru mu yalan mı söylüyorlar çözebilmek. Psikoloji ve sosyolojiye ilgi duyanların kaçırmaması gereken bir polisiye. İnsanları analiz edebilmede Jane izlenmeli. Çok şey öğretiyor.

Dizi de kilit çok sahne var. Ama özellikle paylaşacağım dizinin sonlarına doğru uçakta gerçekleşen bir evlilik teklifi. Tabiki kopya yok. İzleyiniz öğreniniz ama bunu niye paylaşıyorum açıklayayım. Çünkü romantik yapıtlardan hiç hoşlanmayan bendenizi bile etkilemiş bir sahnedir. Oyuncular, oyunculuklar on numara.

Zaman kaybına sebep olmayacak bir dizi. İzleyiniz.

By Nigrum Reginam

CRIMINAL MINDS Beyond Borders

Criminal Minds Beyond Borders

As you all know by now I am a great fan of Criminal Minds…..

Önce CM Beyond Borders’ı orjinal CM’den örnek alınarak oluşturulmuş bir dizi olarak düşünüp izlemeye yanaşmadım.

Sonra okudum ki aslında dizinin yapımcılarının oluşturduğu kardeş dizisi. Farkı Amerika’da değil diğer ülkelerde Amerikan vatandaşlarının başlarına gelen olayları konu alması.

Kendinizi bir gün Japonya’da bir başka bölümde İspanya’da bulabiliyorsunuz. Ve hatta Türkiye’de 🙂

Yine bir FBI takımı bu sefer başrolde Csi New York’tan Gary Sinise. O varsa zaten dizi izlenir. Cast çok mu iyi bence ortalama. Ama dizi izlenir mi derseniz bence evet. Farklı kültür ve coğrafyaları görmek güzel.

Devamı gelir umarım.

By Nigrum Reginam

Seven (YEDI)

Se7en.

Yedi.

Brad Pitt. Gwyneth Paltrow. Morgan Freeman.

Yönetmen koltuğunda David Fincher.

Bir seri katil ve Hristiyanlık’taki 7 ölümcül günahı konu alan cinayetleri.

Karanlık bir atmosfer. Tıpkı konusu gibi. İliklerinize dek heyecanı hissetmekmi istiyorsunuz… O zaman bu film baştan sona size göre.

İzlediğim yabancı diziler arasında finalini en sevdiğim dizi Prison Break; yabancı film ise Seven’dır.

Ben şahsi yaşantımda sürprizleri sevmem. Ama dizi ve filmlerde bu tersinedir. Sevmemin nedeni sizi izlediğiniz yapıma bağlaması, izlemekten daha çok zevk almanızı sağlamasından ötürüdür.

Se7en.

Yok böyle bir final. Yok ifade edebileceğim, ekleyebileceğim fazladan bir cümle.

Sadece… izleyin.

By Nigrum Reginam